26 Kasım 2013 Salı

Cesaret...

Hiç bilmem tenini, dudaklarını, ellerini, dokunmadım daha sana...
Ama tanıyorum seni ben,
Yanındakilerden daha fazla, hatta eskiden o bilinçli her nefesini senin yanında alandan, gözlerini açtığında ilk seni görenden, her gece fütursuzca aşk kelimelerini sayıp, gözünü boyayandan, yanındayken kıymetini bilmeyenlerden, yanına her istediklerinde gelebilenlerden, en yakınım deyip kalbini kıranlardan, daha da fazla!
Biliyorum çünkü;

Ruhunu,
Kalbini,
Aklını…

Ben seni sen yapan her şeyi biliyorum,
Biliyorum çünkü birini sevmek ,önce onu tanımak, hiç susmadan konuşabilmek,
Karşındakini tanımak için, durmadan sorular sorup kalbinin aklını karıştırması,
Sığınılacak bir liman,en yakın arkadaş olmak, seni görüntün için sevenlerden daha çok tanıyorum seni,
Masallardan öğrendim ben aşkı…
Masal kahramanları, birbirlerinin ruhlarına, birbirlerine safça aşık olmuyorlar mıydı?
Peki;
Sen hiç tanımadığın birini özledin mi?
Sen hiç görmediğin birini her haliyle hayal ettin mi?
Sen hiç ondan uzak bir “o” düşledin mi?
Gerçekte nasıl olduğunu bilmeden?
Sen hiç aynanın karşısına geçip,
Buluşacağın gün onunla nasıl konuşacağını denedin mi?Adını, odana kapanıp sessizce söylemeye çalıştın mı?
Hayalindeki adama lakaplar taktın mı?
Her sabah karşına çıkacakmış gibi kendine aynada son bir kez baktın mı? 

Belki bu söylediklerim komik yada anlamsız ama gülme bana...
Sana dokunmak dışında, her şeyini ezberledim,
Biz birbirimizi, etrafımızdan daha iyi tanıyoruz,
Çünkü kimseye anlatamadıklarımızı birbirimize anlattık!
Ama,
Bizim hikâyemizin tek eksiği,
Cesaretin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder